12 Ocak 2011 Çarşamba

ARADA KALMAK

Hiç düşündünüz mü bu peşi peşine sıraladığım kelimelerin bizim için gerçekten ne ifade ettiğini?
Günde,ayda,yılda kaç kez onunla karşılaştığımızı...
Şimdi kendisini yakasından,paçasından yakalayıp masalarımıza yatıracağım.

Sabah kalktınız,sistematik haretketlerinizi yaptıktan sonra,doğru,gardrobun önüne gittiniz ve
yine sistematik bi şekilde dakikalarca baktınız ne var ne yok.
Hatta hiçbir şeyiniz olmadığından yakındınız(Tabi bu sözüm bayanlara:))
Siyah pantolonumla beyaz gömleğimi mi giysem?Evet evet.Bir de kırmızı ruj tamam.
Yok yok önemli bir toplantım var bugün kırmızı ruj olmaz şimdi daha sade olmalıyım.
Hayır canım niye tabulura göre hareket ediyorum.
Bakımlı,hoş kadın,iş hayatında kaliteli izlenim bırakmazmış da mış mıışşş!
Taaamaamm,gri takımımı giyiyorum.Ayyyy siyah mı giyseeeydim?......................

Her zamanki temponuzla işe başladınız.Çalışıyorsunuz,gayet güzel...
Öğle yemeği vakti.
Şu,üzerine bol tereyağı sosu dökülmüş,fotoğrafta da içinizi ısıtan iskenderi mi yiyeceksiniz,
yoksa öteki taraftaki diyet mi diyet salatayı?
Birini seçtiniz nihayet ve sanıyorum bunca savaşın üstüne keşke diğerini yeseydim diye yakındınız durdunuz...............

Akşam saatlerinde işiniz hafifledi ve çıkış için planlar yapmaya başladınız.
Görüşmek istediğiniz iki grup arkadaş arasında gidip gidip geldiniz.
Dedikleriniz,diyecekleriniz ayıp olur mu olmaz mı bilemediniz.
Biriyle sözleştikten sonra,buluşup sinemaya gitmeye karar verdiniz ama aşk filmi mi macera filmi mi izleyeceksiniz bilemediniz.Ve tüm günün bilemeyişlerinden yorgun düşmüş olacaksınız,
patlamış mısırınızı alıp patlaya patlaya yürümeye başladınız! :)

Filmden çıktınız.Ama aklınız hala izlemediğiniz filmde.Hani şu,öğlen yemeği çetrefilinde olduğu gibi.
Baktınız işin içinden çıkamayacaksınız,eve gittiğinizde derhal "kendime özel çayı"ndan demleyip tomurcuk kokularıyla düşünmeye başladınız.Ve işte o andaki iç ses:

"Sahi,bugüne kadar fark etmemişim.Meğer onca zaman ne çok şeyin arasında sıkışıp kalmışım.
Ne çok lezzetten mahrum kalmışım sırf birini yiyebileceğim için.
En özel anlarımda üzerime iki elbise geçiremeyeceğim için,hep küstürmüşüm dolaba bıraktığımı.
Girdiğim sınavlarda da hep böyle olurdu zaten,
İki şıkkın arasında kalırdım daima ve işaretlemediğim gelip dururdu en rüküş haliyle.
Kariyer seçimimde de bocalamştım yıllar önce.
Bir bugünüm vardı aklımda,bir de hep hayalimde kalan perde arkası...
Hani şu parıl parıl parlayan yer,öteki dünya,sahne..."

Evlenen arkadaşlarımla konuşuyorum başka şehirlere taşınan.
Belki de buraya gelmeyip orda kalsak daha iyi olurdu diyorlar hayıflanarak.
Ve eşleri sonra...
Belki de ilk aşkımla evlensem daha mutlu olurdum.
İşte onun için diyor biri;çocuk yapsam mı,yapmasam mı arada kaldım...

Çay demlendikçe demleniyor,hayat gün geçtikçe çatallaşıyor,ikilik yaratıyor.
Bize ya bizi seçtiriyor,ya diğerini.
Ya kimliğimizi seçiyoruz,ya kimsesizliğimizi.
Belki de en acı olan ne biliyor musunuz,
Ben,siz,öteki...
En sevdiğimiz keşkeyi seçip yaptıklarımızla yapacaklarımız arasında kalıyoruz.
Ve bu arada da yaşlanıp gidiyoruz...
Onun için,
Arada kalmayın;sağlıcakla kalın;))

Gonca CENGİZ
08.01.2011

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder