2 Aralık 2011 Cuma

“ASIL”, YALNIZCA BİR KOMUT DEĞİLDİR

Asıl olan nedir biliyor musunuz? Sizi, kimin ne kadar büyüttüğü.
Biri ya da bir olay, ne kadar ileriye götürdü sizi?
Hayatta mutlak olan, en ileri gitmek değildir bilirim ama kimsenin gayesi de gerilemek değildir pek tabi.
Peki, neleri unutamaz insan? Hayatının en reytingli sahneleri nelerdir? En acılı, heyecanlı ya da mutluluk dolu sahneleri değil mi? İşte tam da bu anlarda şükran borçluyuzdur hayatımıza giren herkese, her şeye.
Hadi hepsini hatırlayalım bir bir… İlk aşk, ilk iş, ilk zor işveren, anne, baba, çocuk ve ötesi…
Kimle büyür insan, kişinin bu eşsiz yolculuğuna vesile olan asıl nedir, kimdir?
Büyümek nasıl olacaksa, vesileleri vardır elbet ama ona tek bir şey değildir sebep.
Büyümek, zordur, yükseliştir, sorumluluktur.
“Kim istemez ki büyümeyi?” dedirtirken, “Ah çocukluğum!” Nidalarına saklanılan ve hiçbir zaman geçmiş zaman kipinde tekrar karşılaşılamayacak şeydir büyümek.
Ama başımıza her ne geldiyse, mayalanmakla eş değerdir bana göre. Hayatımıza gelenler, hayatımızdan gidenler,  bunu anlasa da, anlamasa da, bizim her hamleden sonra aynaya bir kez daha göz kırpışımızdır.
Özgüven mi?
Bilmem, neden olmasın?
İnanç,  güç ve azim de olabilir pek tabi.
Hem insanın kendiyle sırdaş, arkadaş olmasından daha öte bir şey var mıdır bu dünyada?
Asıl olan, uzun vadede mutluluktur.
Murat Boz vatandaşımın dediği gibi “Bugünü, dünüme, yarınıma değişir giderim.” den öte, “Bugünümü yarına nasıl taşıyabilirim?”dir belki kim bilir...
Hayatımızı durdurma şansı verilse her birimize, ne yapardık bir düşünsenize. Bir düğme olsa, ona bassak ve hepimiz o anda kalsak… (ki çoğumuz düşünmüşüzdür bunuJ)
Seçebilir miydik, basabilir miydik o düğmeye? Bence özellikle biz kadınlar, belki daha iyi bir an görebiliriz zihniyetiyle kesin o şeye tuvalette falan basmak zorunda kalırdık ki aman Allah’ım ömrümüzü bir klozet üstünde geçirebilirdik!

Peki ya erkekler? Konusu skor olan her şeyde zamanı durdurmak isteyebileceklerinden şüphem yok J
Vaziyet bu. Gerçek mutluluklar mıdır bunlar, değil mi bilemem. Bildiğim, her şeyin zamanla hızla değiştiği.
Sıkıntılı olan şeyse, siz hızla değişirken, yerinde sayan zımbırtılar. Zımbırtı diyorum çünkü yerinde sayan her şey, her beyin, her kalp, zımbırtıdan ibarettir bana göre.
Hı bu yetmiyormuş gibi gerileyenler vardır bir de. Tecrübelerime dayanarak söylerim ki, bu daha çok, uzun vadeye taşınan ilişkilerde ya da arkadaşlıklarda hüküm sürer. Bende her ikisinde de öyle uçurumlar olmadı. Hep birlikte yürüdük gittik. Gidemediklerim de, kendi gittikleri yerlerde sağ olsunlar.
Asıl olan bunu diyebilmektir belki de. Biriyle yan yana yürüyemediğin andan itibaren onun yürüdüğü yolda ona sessiz dualar göndermektir. Büyümek mi? Büyümek de belki budur.
Peki ya aşk? “Allah kahretsin, ne olursa olsun, benim olsun!” değildir belki de, “nasıl mutlu olacaksa öyle olsun” dur.
Aynaya bakıp göz kırpabilmek, kalbine dokunabilmek, nefsinin boynunu bükebilmektir asıl olan.
Ve belki de büyüklüğün, değişimin, aşkın asıl teması budur.
Asıl olan, insanın kendi gözünün içine bakıp bir ben daha görmesidir.

Ve asıl olan, insanın aynasında asılı olan siluetidir aslında!

Gonca CENGİZ
02.12.2011

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder