10 Aralık 2010 Cuma

SEV KARDEŞİM! :)

 Duydunuz mu bilmem,"doğum günü bunalımı" diye bir şey vardır aslında...
Hatun ya da er kişi,her yıl bilmem bir şey tarihinde doğum günü sabahına uyandığında,
değişik bir melankoliyle çevrili olur aslında.
Ellerimizi,burunlarımızı havalarda tuttuğumuz,yüzümüze gülücükleri kondurduğumuz,
muhteşem dileklere boğulduğumuz o özel günlerin altında hep gizli bir burukluk vardır
ve bitip tükenmek bilmeyen hesaplaşmalar...
Ondandır çoğu kişinin doğum gününde ağlayışı,ondandır yüreklerin dağlanışı.
Hele bir de sıcak sıcak,taze taze pişmanlıklar kemirirse beynininizi vay halinize...

Ben yine pişman olmadım bu yıl.
Elbette benim de bir "Pişman olunacaklar" listem var ama hepsini bir bir kendi lehime çevirdim.
Bana kalırsa siz de öyle yapın.
Alın listenizin haylaz bir üyesini,tıka basa doyurun onunla karnınızı,beslendikçe beslenin...
Hazmedemediklerinizi de kusun gitsin:)

Radikal değişikliklerim,sansasyonel haberlerim olmasa da,büyük kazançlarım oldu bu yıl da...
Öğrendiklerim,kabullendiklerim...
Kendimi daha çok sevmeye başladım sonra.
Anladım,kendimle kavgam ne kadar büyükse hayatla olan da öyle oluyor.
Ama şefkatli elleriyle kendi başını seviyorsa insan,işte o zaman işleri daha da kolaylaşıyor.
Hiiiiiççç alakasıııı yooookkkk! diye bağıranlarınızı duyuyor gibiyim:)
Var,vallahi de var,billahi de var.
Yaptım,olacak ;))

Büyük kayıplarım oldu bu yıl da...
Ölümle daha samimileştim mesela.
Koca bir kaybetme korkusu büyüttüm içimde ve güvensizlik sonra.
Yaşı ilerledikçe daha mı korkak oluyor insan dedim.
Ve çocukluktaki mutlulukları,tecrübesizlikten bildim.
Aslına bakılırsa,daha hiçbir şey bilmediğimi bildim...

'Asla'larım oldu bu yıl da...
Yaralarımla ördüğüm duvarlarım...
Bir açıp,bir kapattığım kapılarım.
Ve en kötüsü bir daha asla açmayacaklarım...
Çokluklarından nasibimi alıp,yokluklarıyla huzur bulduklarım...

Ne hızlı değişiyor her şey...
İki öğün arasında iyiler kötüye,kötüler iyiye dönüşüyor.
En yakın arkadaşlarımdan birinin çocuğu oluyor,biri evleniyor,biri ayrılıyor...
Biri hiç ummadığı bir anda terfi  alıyor,biri hiç ummadığı bir anda beş parasız kalıyor...
Biri kalıyor hayatımda,biri çekip gidiyor.
"Herkes yerinde sağolsun."Demek de yine bana ve kendini benden bilenlere düşüyor:)

Bize düşenler,bizi ayağa kaldıracak olanlardır.
Yıllar sonra,saçımıza düşen beyaz teller olduğunda,
Canımızı yakan,hızla zıpladığımız değil,ayağa kalkamadığmız anlar olacaktır.
Hafızamız,başarılarımızdan çok,başarısızlıklarımızı yüzümüze vuracaktır.
İşte o anlarda yere 2.80 yapışmamak için,tekrar ve tekrar söylüyorum,
Doğum günlerimizin kıymetini bilmeli,ellerimizle önce kendi başımızı sevmeliyiz.
Ukalalaşmadan,yozlaşmadan,çamurlaşmadan,
Hadi o zaman,sev kardeşim! ;)


Gonca CENGİZ
01.11.2010

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder